ISSN : 1302-7123 | E-ISSN : 1308-5123
The Medical Bulletin of Sisli Etfal Hospital - Med Bull Sisli Etfal Hosp: 31 (2)
Volume: 31  Issue: 2 - 1997
ORIGINAL RESEARCH
1.The Effective Usuage of Chest Radiography
Muzaffer Başak, Simten Can, Özlem Gökçöl, Elif Peker
Pages 41 - 44
AMAÇ: Konvansiyonel PA akciğer grafilerinin klinisyenler tarafindan doğru endikasyonlar ile istenilip istenilmediğinin araştırılması.
MATERYAL VE METOD: Temmuz 96-Ocak 96 tarihleri arasında 5-72 yaş grubunda; 290 erkek, 254 kadın, toplam 544 hastanın PA akciğer grafilerini inceledik.153 hasta klinik bilgi verilmeden radyoloji departmanına gönderildiği için inceleme dışında bırakarak geri kalan 391 hastanın filmlerini değerleııdirdik.
BULGULAR: Bulguları majör (Hiler dolgunluk, akciğer­ de infiltrasyon, interstisyel patern…) ve minör (Kardiotorasik oranın artması, aort ektazisi...) bulgular olmak üzere iki gruba ayırdık. 391 hastanın 111’inde akciğer grafisi tamamen normaldi (%28).
SONUÇ: %72 hastada patolojik bulguya rastlanmış olması; aynca 429 patolojik bulgunun f32'sinin majör bulgu olması klinisyenlerin yeterli fizik muayeneyi yaptıktan sonra doğru endikasyonla PA akciğer grafilerini istediklerini ortaya koymuştur. Ancak klinik bilgi verilmeyen hasta sayısının başvuran hastaların %28'i olması klinisyen ile radyolog arasında iletişim noksarılığına yolaçmaktadır. X ışının zararlı etkileri ve ulusal bütçeye etkisi gözönüne alınmalı ve doğru tanı yöntemi seçilmelidir.
OBJECTIVE: The aim of this study is to determine whether the correct and effective usage of chest X ray is request by the clinicians or nat.
Study Design: 544 chest X ray (290 male,254 female, age between -72) have been observed during the period of July 95-January 96 in our radiology department 153 patients were excluded because of insufficient clinical explanation.
Results: Findings were divided into two groups (Major: Hilar enlargement, alveolar and intersitial infiltrates..., Minor: Cardiac enlargement, enlargement of aortic knob...) 111 chest X ray (28%) were found normal out of 391 patients.
CONCLUSION: Since 72% of the patients display pathological findings moreover 132 among 429 pathological ­findings were maJor revealed than the clinicians were request chest X ray after complete clinical examination with cor­rect diagnosis. However 28% of the patients were not given any clinical infomation by the clinicians, shows that lack of correlaıion between the radiologists and clinicians. Besides the harmful effect and cost effect of X ray shoııld be taken into consideration and correct method of diagnosis should be required.

2.N-myc gene amplification in neuroblastoma
Burak Tander, Uğur Özbek, Melih Bulut
Pages 45 - 47
AMAÇ: İkinci kromozomda bulunan bir onkojen olan N-myc geni, nöroblastomun tanı ve prognozunda önemli bir yere sahiptir. Yurtdışında bu genle ilgili pekçok yayın bulunmasına karşın, Türkiye'de henüz yeterince araştırılma­mıştır.
GEREÇ VE YÖNTEM: Kliniğimizde, 4 nöroblastomlu hastada N-myc geninin varlığı ile tanısal ve prognostik değerini araştırdık. Ameliyat sırasında, taze tümör dokusundan bir parça eksize edildi ve DNA analizi için saklandı. Bundan sonra, N-myc onkogen amplikasyonu ölçüldü.
BULGULAR: İki hastada N-myc onkogeninin varlığı belirlenirken, diğer 2 hastada bu onkogene rastlamadık. N-myc (+) olan hastalar, daha kötü bir klinik gidiş sergilediler ve bir hastada nüks oluşurken, diüer hasta kaybedildi.
SONUÇ: Nöroblastomda, N-myc bir tümör belirteci olarak kullanılabilir ve varlığı kötü prognozu gösterebilir. Sı­nırlı sayıda olgu nedeniyle nöroblastomlu hastalarda, bu onkogenin önemi üzerine daha ayrıntılı çalışmalar yapıl­malıdır.
OBJECTIVE: As an oncogene on the second chromosome, the N-myc gene has an important role in the diagnosis and prognosis of neuroblastoma. There are many reports about the N-myc oncogene abroad, however in Turkey, it has never investigated yet.
MATERIAL AND METHODS: We analysed the presence and diagnostic and prognostic valııes of N-myc in four children wiıh neuroblasıorna in our instutition. During the operation, a small part of fresh tumour tissue was excised and kept for the DNA isolation; after that, the amplificati­on of N-myc oncogene was measured.
RESULTS: in two patients, we observed N-myc gene amplijicatiorı, in other two, no amplification was demonstra­ted. The children with ( +) N-myc had poorer clinical course and in one patient, residuel disease occured and the other one died.
CONCLUSION: We found that, N-myc can he used as a tumour marker in neuroblastoma and its presence may indicate poor outcome. Due to the limited number of cases, we conclude that further investigatiım about the importence of N-myc in patients with neuroblastoma is required.

CASE REPORT
3.Anaesthesia in Patients with Rheumatoid Arthritis
Ayda Başgül, Arslan Kezer, Cengiz Sivrikaya, Nebahat Sivrikaya
Pages 48 - 50
Romatoid Artrit orta yaşla başlayan sinovial bir enflamasyon ve bunu izleyen fibrotik iyileşmeye bağlı eklem deformitesi ile karakterize orjini bilinmeyerı bir hastalıktır.
20 gün ara ile iki kez rejyonal anestezi altında ortopedik cerrahi uygulanan bir olguyu sunarken Romatoid Artritli hastada anestezik yaklaşımı gözden geçirelim istedik.
Rheumatoid Arthritis which starts at the middle age, is a disease of unknown origin characterized by synovial inflammation, follows to fibrotic healing that cause ro joint deformites.
While reporting a case who has undergone orthopedic sur­gical interventions under regional anesthesia two times with a 20 day interval, we wanted ro review the anesthesiologic approach to the patient with Romathoid Arth­ritis.

4.The cavarnöz hemangioma in rectum
Sadık Yıldırım, Adil Baykan, Canan Tanık
Pages 51 - 54
Erken yaşlardan itibaren tekrarlayan rektal kanamalarla kendini belli eden rektal hemangioma bugüne değin yaklaşık 200 hastada bildirilmiştir. Tedavi edilmediğinde olguların %40' ı kanamaya bağlı mortalite ile sonuçlanmaktdır. Hastaların çoğu hemoroid nedeni ile opere edilmiştir. Dikkatli yapılan bir sigmoidoskopi ile tanı yüksek oranda konulabilir. Değişik tipte cerrahi eksizyorı tedavide uygulanmaktadır. Sleeve eksizyon ve koloanal anastomoz en sık savunulan girişimdir. Ancak anal kanalda lezyonu bulunanlarda tekrar kanamalar bildirilmiştir. Bu yazıda hemorroid nedeni ile opere edilmiş ve çocukluktan beri rektal kanaması olan bir rektal hemangiom olgusu sunulmaktadır. Anal kanal lezyonu da bulunduğundan abdominoperineal rezeksiyon tercih edilmiştir.
Rectal hemangioma, the principal clinical feature of which is recurrent bright-red rectal bleeding is a quite rare occurrence. Approximatey 200 cases appeared in the medical literature. If untreated 40% of the patients will die from recurrent, severe blood loss. Most of the patients were misdiagnosed and had an inappropriate operation, usually haemorrhoidectomy. Usually a careful sigmoidoscopy will reveal diagnosis. Various surgical excisions recommen­ded. Choice of surgical threatment is influenced by the extent of the lesion and its distal margin. Sleeve excision and colo-anal anastmosis is now preferred option. If extensive lesions involve anal canal re-bleeding has been reported and continence ıoflaıus and liquid stools may not he perfect after this operation. Herein we present a patient with rectal cavernous hemangioma who had recral bleeding ever since his childhood and who had heen operated for haemorrhoids. Since the lesions also involved anal canal abdomino-perineal excision preferred.

5.Case report of a missed traumatic diaphragmatic rapture
Zehra Çağıl Vartanesyan, Sadık Yıldırım, Adil Baykan
Pages 55 - 57
Travmatik Diyafragma Rüptürü, künt karın travmasında, üst karın ve alt toraksın penetran yaralanmalarında oluşa­bilmekıedir. Bu olgularda acil sorunlar sıklıklayandaş organ travmalarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bazen tanı konulması gecikmektedir. Toraks içine karın organlarının fıtıklaşması belirgin klinik semptomlar oluşturmadan uzun dönemler sessiz kalabilmektedir. Bu yazıda 9 yıl önce künt travma sonucu diafragma rüptürü oluşan ve intesıinal obstrüksiyon semptomları ile başvuran bir olgu sunulmaktadır.
Diaphragmatic rupture due to trauma usually caused by blunt or penetrating trauma to the lower chest or upper abdomen. Acute problems associated with diaphragm ruptu­re are related to the associated injuries to the abdominal organs. This may be the reason of missed diagnosis in some patients durig inital evaluation. Herniation of abdominal viscera into the emithorax may have late manifestations. Here in we present a case of traumaıic diaphragmatic rupture occured 9 years before admitting to the hospital for intestinal obstruction.

6.Co-60 Alcyon treatment in Paraganglioma Case
Y. Tezcan, A. Mayadağlı, N. Kozan, O. Incekara
Pages 58 - 61
55 yaşında bir bayan hastanın,sol jugulo-timpanikum yerleşimli glomus tümörü (paraganglioma) eksternal Co-60 Alcyon Radyoterapi cihazı ile tedavi edildi. Bu tümörlerin etyopatogenizi, teşhis ve tedavi yöntemleriyle, uygulanan eksternal Radyoterapi tekniği ve sonuçları hakkında bilgi verildi.
A fifty-five year old woman with a glomus tumor (paraganglioma) localized in the left jugulo-tympanicum was treated with Co-60 Alcyon Radiotherapy device data regarding etiopathogenesis, methods of diagnosis and treatment, radiotherapy technique employed and outcome are presented.

7.A case of epithelial malignant tumour in penis, which showed neurendocrinal differentiation
Yılmaz Tezcan, Altay Martı, Alparslan Mayadağlı, Orhan Kızılkaya, Oktay Incekara
Pages 62 - 64
Penis tümörleri oldukça nadir görülen tümörlerdir. Bu vaka takdiminde; hastalığın etyopatogenezi, klinik seyri, tanı ve tedavisi literatür ışığında irdelenmiştir.
Penile tumours are rare. in this case report; etiopathogenesis of the disease, its clinical course, diagnosis and treatment were reviewed in light of the literature.

LookUs & Online Makale